İzleyiciler

31 Temmuz 2012 Salı

    Çizgilerin hayatımızdaki yeri başkadır. Çocuklar kendilerini ilk önce resmederek anlatırlar. Belki de hayal ettikleri dünyayı çizerler; ufak bir ev, mutlu ebeveynler, evin kenarından geçen, dağlara kadar uzanan bir nehir , dağların arasından sırıtan Güneş ve resmin ortasında ağzını kucak dolusu açmış, gülücükler saçan kendisi... İnsanoğlu ilk doğduğunda, ilk adımladığında, ilk bir şeyleri idrak ettiğinde çizmeye başlar ve bu süreç ölene kadar şekil değiştirerek devam eder.
  İnsan zamanla olgunlaşır, büyür, okula gider. Ağaç kavuğuna, tahtaya ve ya okul sıralarına çizmeye başlar. Yaratıcılığın yavaşça kaybolduğu bu yaşlarda hissedilse bile, gene de insan farkına varamaz,belki de kendine yediremez. Ne zaman ki tam anlamıyla büyür insan, işte o zaman hayaller kanatlanır, uçar gider. Çocukken çizdiği nehirden kan akmaya başlar. Küçücük eve sığamaz insan, hep daha da fazlasını ister. Bir zamanlar hayaller çizen insan, şimdiyse insanların üstüne çizik atmakta usta olmuştur.

   Bu blogla beraber sanal çizikler atmaya çalışacağım. Böylece geçmişimizdeki hayalleri yakalayabileceğimizi düşünüyorum. Yeter ki hissetmeyi bıraktığımız, çocuk olmayı unuttuğumuz anlara geri dönelim...